YAZIKTIR İNSANIMIZA

Sigaranın zararları konusunda ne söylense yeridir, haklıdır. Zararları sayılamayacak kadar çoktur. Kimse de itiraz etmiyor, edemiyor. Bunun içindir ki, sigara içme alanları daraltılmıştır. Yasaklar konmuştur. İnsanımız bu yasağı kabullenmiş ve destek vermiş, vermeye devam ediyor. Gençlerimizin de, bunun öneminin idraki içinde olması ve özlemini duyduğumuz dumansız, tertemiz yaşama kavuşmamız, arzumuz olmaktan öte her türlü çaba gösterilecektir.

Tiryakilerimiz; içme yasağının olduğu yerlerde, hatta misafir olduğu yerde ev sahibinin ya da çalışma bürolarında, iş yerlerinde, mağazalarda yetkililerin iznini almadan içmiyor. Öyle ki, çoğunluk cezai uygulamaya gerek bile duymamaktadırlar. Sigara içenler, duyarlı insanlar tarafından ikaz ediliyorlar. Bilhassa şehirler arası otobüslerdeki yasak, milletimizi sevindirmiş, yolcuları rahatlatmıştır. Küçük çocuklarımız boğulacak hale gelmekten, diğerleri de duman altı olmaktan ve sigaranın dayanılmaz kokusundan kurtulmuşlardır. Tiryakilerimiz bile, rahatsız oldukları sigaralı yolculuğun sona erdirilmesini memnunlukla karşılamışlardır.

Peki, alkolün sigaradan kalır yanı var mı? Evet demek mümkün değil. Gerek sağlık açısından gerekse aile ve topluma verdiği zararlar açısından bakıldığında sigaradan geri kalmadığını, hatta daha fazla zararlı olduğunu görmekteyiz. Sigara tiryakisi, rahatsız olanların ya da içmesini istemediklerinin yanında birkaç saat sabredebilir, içmeyebilir. Sabredemeyen kişi de, kimseyi rahatsız etmeden içebileceği uygun bir yer bulmakta zorlanmaz. Alkolün ise alındığı mekân önemli olmakla birlikte, alındıktan sonra vereceği zararlar söz konusudur.

Kendi sağlığına verdiği zarardan başka, aile içi şiddet olaylarını, yıkılan yuvaları, yapılan feci kazaları ve sonucunda hayatını kaybeden masum insanları, intihar olaylarını, verdiği geçici cesaretle adam öldürmelere kadar daha bir çok olumsuzlukları duyuyor ve görüyoruz. Ölümden kıl payı kurtulup, sakat kalanları da biliyoruz. Hele sakat kalan, ailesinin geçimini sağlayan tek kişiyse, aile fertlerinin ne gibi tehlikelere maruz kaldığını da zaman zaman duyuyor, görüyoruz. Genç eşinin, iş bulmak için çaldığı kapılardan geri döndüğünü, bazılarının kendisinden istifadeye kalkıştığını duyuyoruz. Okuma çağındaki çocukların, okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldıklarını, iş bulamayanların yasal olmayan yollara girmek zorunda kaldıklarını da duyuyoruz.

Evlatlarımızı, yakınlarımızı, arkadaşlarımızı kaybediyoruz. Masum yavrular anasız babasız ortada kalıyorlar. Alkolün ortaya koyduğu kötü tablolar yüreklerimizi parçalıyor. Hemen herkes alkolün olumsuz sonuçlarından direkt ya da dolaylı olarak nasibini alıyor. Toplumumuz menfi yönde etkileniyor, onarılması imkânsız yaralar alıyor.

Tüm bu ve benzeri kötü sonuçlar karşısında vicdanımız nasıl rahat olabiliyor? Sigaraya müdahale ediliyor, çeşitli önlemler alınıyor, rahatsızlıklar dile getiriliyor, zararları bir bir sayılıp dökülüyor, cezai müeyyidelerle sigara içmenin önü alınmaya çalışılıyor da, aynı hassasiyet alkolde neden gösterilemiyor? Sigara reklamlarına izin verilmezken, yeni televizyon dizilerinde sigaraya yer verilmezken, öncekilerde ise sigara maskelenmeye çalışılırken alkol reklamlarına hangi mantıkla izin verilebiliyor? Çocuklarımızın da seyrettiği bazı televizyon filmlerinde hiç gereği olmadığı halde içki sahnelerinin yer alması kimlerin yararınadır? Alkol kullanımını teşvik edici reklamlara ya da reklam niteliğinde olan daha birçok olumsuzluklara neden izin veriliyor? Alkol üreticilerinin gelirlerini artırmak için demeyin sakın. Yazıktır, günahtır; bunca masum insanımıza, bunca dayak yiyen kadınımıza, perişan olmuş, parçalanmış aile ve ortada kalan zavallı çocuklarımıza!

Mustafa Pekel
(Objektif Gazetesi, 20 Mart 2008 Perşembe – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder