DOSTLARA YÜRÜMEK - BİROL PEKEL - 3

(Dünden devam)

Birol, Ankara’ya yerleşmişti artık. Annesi ve kardeşlerini de yanına aldı. Böylece hem hasretlik sona ermiş, hem de yaşantıları değişmişti. Yeni bir memlekette yeni ve huzurlu bir hayat başlamıştı. Isparta’da da sade bir yaşantıları vardı. İnançlıydılar, fakat ibadetlerindeki ihmalden kaynaklanan huzursuzluğun pek farkında değillerdi. İlk defa gurbete çıkmanın ve Ankara’daki yeni dostlarının yakın ve sıcak ilgileri mi etkilemişti onları? Her nasılsa huzurun, Müslüman’ca yaşamakta olduğunu anlamışlardı.

İnşallah babaları, yani merhum Ali Ağabeyim; amel defteri kapanmayanlardan olur. Çünkü evlâtlarının hepsi de, gençliklerini meşru dairede muhafaza edebilmiş, ibadetlerini aksatmamışlar, dua ve niyazlarıyla, gerçekten hayırlı birer evlât olmuşlardı. Allah onları ve tüm mü'minleri imandan ayırmasın. Amin!

Birol, ağabeyliğinin ve aile reisi olmanın gereğini yerine getirmiştir. Kendi evliliğini, kardeşlerinin evliliklerinden sonraya bırakmıştır. Çok muhterem Aşçı Nurettin Özer’in kızı Nurcihan Hanımefendi ile mutlu ve huzurlu bir yuva kurmuştur. Vefalı, cefakâr, tüm özellikleriyle tam bir hanımefendi olan Nurcihan, kızım ve ilk gelinim olarak kabul ettiğim, paha biçilemez değere sahiptir. Bu mutlu yuvanın meyveleri olan Ali, Nurettin ve Muhammed Said’ler de ilk torunlarımdır. “Emmi Dede” diye hitap etmeleri, her zaman gurur duyduğum en güzel vasfım olmuştur.

Akrabaları ziyaret etmek, onlarla ilişkileri devam ettirmek, hata ve kusurlarını göz ardı etmek anlamındaki “Sıla-i rahim”i hiç ihmal etmemiştir. Her yıl Isparta’ya gelip, akrabalarını bizzat ziyaret etmiş, fırsat buldukça da telefonla aramıştır. Elinden geldiğince, akrabalar başta olmak üzere herkese faydalı olmuş, hiç kimseye zararı dokunmamıştır. Tüm sıkıntıları sabırla karşılamış, ardında mutlaka bir hayrın bulunduğu inancının nuruyla, karanlık günlerini hep aydınlatmıştır. Annesiyle birlikte olduğu yuvasında, değerli eşinin de aynı sabır ve metanetiyle, tüm sıkıntıları mutluluğa dönüştürmeyi başarmış ve aile ortamındaki huzur ve mutluluk artarak devam etmiştir. Allah(c.c.)’ın lûtfuyla, değerli üç evlâtla mutluluklarına mutluluk katmış, ayrıca ev ve araba sahibi olmuşlardır. Sahip oldukları her nimet, şükür ve ibadetlere iştiyaklarını artırmıştır.

Akrabalarla olan bağlarını zaafa uğratmamıştır. Bunun için halk arasında, “İki eli kanda bile olsa yetişir” denildiği gibi, önemli mazeretlerini bile yok saymışlardır. Akrabalarının, mutlu ve acılı günlerinde hep yanlarında olmuşlardır. İbni Abbas(r.a.)’tan rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Tevrat’ta şöyle yazılıdır: Ömrünün uzun, rızkının bol olmasını isteyen kişi, akrabalarına iyilik etsin” buyurmaktadır. İnşallah, hayırlı uzun ömürlerle, gelinleri ve torunlarıyla birlikte iki cihan saadetini kazanırlar.

SEVGİNİN KUSURU

Dost yüze söyler, bulursa hatasını,

Hemen çeksin cefasını,

Yaşasın diye, ömrünce sefasını.

Gönüldeki gül solmaz,

Hassastır, sevgiden başkasını almaz,

Derler ki, insan kusursuz olmaz!

Varsa, ceviz kabuğu dolmaz.

O da, seven kalpte kalmaz. (M. Pekel)

(Objektif Gazetesi, 28 Mayıs 2008 Çarşamba – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder