HAYAT YOLU

“Ey insanlar! Rabb’inize kulluk ediniz” (Bakara, 21)

İki Asker alır emri, gitmek için bir şehire

Çıkarlar yola,

Yürürler kol kola.

İki yol ayrımında dururlar birden bire;

Acaba hangisi kısa?

Hem de rahat olsa.

Biri der sağa, diğeri sola.

Çünkü biri metin, diğeri gelmez zora.

Görünür mübarek bir zat,

Verir nasihat;

Uzunlukta aynıdır iki yol,

Faydasız ve tehlikelidir sol,

Şaşaası aldatır, haramileri bol,

Kanun, nizam yok, çekilir minnetle zahmet,

Disipline tabi olmayanın,

Sonu hüsrandır elbet.

Sağ yol kârlı ve zararsız,

Emre uyulur, yoktur kararsız,

Çanta ve silah ağır, verir biraz zahmet,

Askerdir o kişi, yetişir rahmet,

Yoktur korkusu, kimseye etmez minnet,

Yolun sonunda görünür, gerçek cennet. (M. Pekel)

Sonu ahirette biten hayat yolunda yolcuyuz. İnsanlara, iki yol gösterilmiş. İrade vermiş ve tercih hakkını, imtihan sırrı gereği insanlara bırakmıştır. Ancak her iki yolun fayda ve zararlarını da bildirmiş. Yaratan, yarattığı insanın en iyi şekilde ve huzurlu olarak yürüyebileceği yolu biliyor ve o yolun sonunda alacağı mükâfatı bildiriyor. Fakat o yolda disipline ve kanunlara riayet etmek gibi hafif bir zahmet çekilecektir. Buna karşılık vicdan ve ruhu kat kat fazla, ağır yüklerden kurtulmuş olacaktır. Yani çekilen zahmete fazlasıyla değecek, üstelik sonunda buradaki gecici ömürle, ebedi saadet kazanılacaktır.

Çünkü kişi, “Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ibadete layık hiçbir ilâh yoktur” der. Zarar ve menfaat O’nun elindedir. O yanlış iş yapmaz, merhamet ve ihsanı boldur diye inanır. Bu nedenle, her şeyde rahmet hazinelerinin kapısını bulur ve dua ile çalar. Her şeyi, kendi Rabb’inin emrine tabi görür, O’na sığınır. Tevekkül ile dayanıp, her musibete karşı O’nun kalesine sığınır. İmanı ona tam bir emniyet verir.

Her türlü iyilikler, güzellikler, sevaplar gibi, cesaretin dahi kaynağı imandır, Allah’a kul olmaktır. Kul, her şeyin O’nun elinde olduğunu bilir, hiçbir şeyden korkmaz. Her türlü kötülük gibi, korkaklığın kaynağı da, Hakk yolundan ayrılmaktır. Bu insan da, arının sokmasından, sineğin ısırmasından dahi korkmakta, hayatın şaşaasına aldanıp, sonsuz elemler ve türlü minnetler altında ezilmektedir.

İnsanın, sonsuz ihtiyaçları ve musibetleri karşısında sermaye ve iktidarının dairesi elinin yetiştiği yere kadardır. Fakat arzuları, elemleri ve belaları ise, gözünün görebildiği ve hayallerinin gidebildiği yere kadar geniştir.

Zararsız yol, onda bir ihtimal dahi olsa zararlı yola tercih edilir. Halbuki Allah(c.c.)’a kul olmanın yolunda, zararsız olmakla beraber, onda dokuz ebedi saadet hazinesi vardır. Bunun için, ahiret saadeti gibi, dünya saadeti de, ibadette ve Allah(c.c.)’a kul olmaktadır. Öyleyse daima, “Emirlerine itaate ve hayırlı işlerde başarıya ulaştırdığı için Allah’a hamd olsun” deyip, şükretmeliyiz. Bir askerin silah ve erzak çantası hükmünde olan, ibadet ve takvanın vereceği zahmetten kaçmayalım. Hem meşru dairedeki nimetlerden mahrum olmayalım, hem de asi ve kaçak cezasını çekmeyelim. (Kaynak: 3. Söz)

(Objektif Gazetesi, 04 Haziran 2008 Çarşamba – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder