DOSTLARA YÜRÜMEK - ÜMRAN BENLİ - 2

Ümran Hanımla; beraber çalıştığımız on dört yıl içerisinde, aramızda olumsuz hemen hiçbir şey yaşanmadı diyebilirim. Fedakârlığı, yardımları bıkmadan usanmadan, bu on dört yıl boyunca devam etti. O sadece izine ihtiyacım olduğu zamanlarda değil, her fırsatta yardımcı olmaya çalışırdı. Üniversiteyi bitirdikten sonra izine ihtiyacım kalmamıştı. Fakat değerli müdürümüz Ahmet Refik Demiray, hem çalıştığım okulda hem de Meslek Yüksekokulunda ücretli ders okutmamı sağlamıştı. Her zaman olduğu gibi Ümran Hanım, bu günlerde de hep yanımda oldu, yardım ve desteklerini sürdürdü. Kendisine müteşekkirim. Nicelerini duyuyoruz ki, mesai arkadaşının ilerlemesini çekemiyor. Desteklemek bir tarafa, kösteklemeye çalışıyor.

İşin zorluğu ya da kolaylığından ziyade, iş ortamının, mesai arkadaşlarının uyum içinde olup olmaması daha çok önem taşıyor. İnsan her türlü zorluğun altından kalkabiliyor. Fakat, mesai arkadaşları arasındaki sürtüşmeler, hiçbir iş yapmayan insanı dahi yıprattığını duyuyor, görüyoruz. Duyup gördüğümüz bir başka şey de; “Bu benim görevim değil, bu işten anlamıyorum, bilmiyorum” sözlerinin yanında aslî görevini savsaklayanların olduğu! Kardeşim, senin işgal ettiğin göreve binlercesi talip. Yapıversen elinde mi kalacak? Bilmiyorsan, öğreniversen zarar mı verecek? Buradan para kazanıyor, evine, çoluna çocuğuna ekmek götürüyorsun. Onda, daha doğmamış çocukların hakkı var. Çünkü ülkemiz, henüz borçtan kurtulmuş değil. Hem, devlet memuru, amirini ya da müdürünü patron olarak görmemeli. İşini, müdürünün olumlu ya da olumsuz davranışlarına göre değil, aldığını hak etmek için layıkıyla yapmalıdır. Bu ülkede yaşıyoruz, bu ülke insanlarının ekmeğini yiyoruz. İşte Ümran Hanım da, işten yılmayan, herkese yardım elini uzatan fedakâr bir insandı.

Ümran Hanım, fedakâr olduğu kadar, insancıldı. Aramızda fikir ayrılıkları vardı mutlaka. Fakat bunlar dostluğumuzu, kardeşliğimizi hiçbir zaman yıpratmadı. Olması gereken de buydu. Üstelik Ümran Hanım; bu konulardaki çömezliğimi de, olgunlukla karşılayabilme büyüklüğünü göstermiştir. Farklı fikirlerin dostlukların ayrılığı değil, bilakis daha da kuvvetlenmesi sadece ikimiz arasında değil, tüm okul personeli ve öğrencilerimiz arasında da mevcuttu. Fikir ayrılıklarının anarşiye, şiddete dönüştüğü yıllarda Isparta Merkez Ortaokulu, bu tür olayların yaşanmadığı hemen hemen tek okuldu. Herkes, samimi ve dostane bir şekilde, farklı fikirlerini medenîce tartışabilirlerdi. Düşünen her insanın fikri olacaktır. Farklı fikirler, medenî bir ortamda insanca tartışıldığında, yeni ufuklar açılacaktır. Yeter ki ortak payda; memleket ve millet, daha da ötesi insanlık olsun. İşte Ümran Hanım, hangi fikirde olursa olsun, insancıl yaklaşımıyla herkesle dostluk kurabilmiş bir hanımefendidir.

(Objektif Gazetesi, 30 Mayıs 2008 Cuma – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder