DOSTLARA YÜRÜMEK - MURAT YÜKSEL

Yolda dostlar vardır.

Vefayı hatırlatan.

İlkler unutulmaz, göçüp gitse de dünyadan.

Halkımızın unutamadıklarına; “İlk göz ağrısı” dediği gibi.

Hafızalardan silinmez onlar.

Yürürüm, o ilki tanıyan dostlarımı bulurum yollarda.

Rahmetle yad ederim değerli öğretmenim Sabri Özgür’ü,

Geciken minnet borcumu ödemek için.

Yolda dostlar vardır.

Yeni pencereler açar, yeni dostlarla.

Değerli Fazlı Al hocamız gibi,

Tanıştırır yazmayı sevdiren ilkle,

Gezerim ufuklarda,

Değerli hocam, Murat Yüksel’le. (M.Pekel)

İnsan, kendi kendine bir şeyler bulup yazabilir. Fakat beslenmezse, gönül pınarının suyu kesilir. Zaman olur, çoraklaşmış toprağında bir yudum suya hasret kalır. İşte o an, değerli Murat Yüksel hocamız, asasını vurur ve suyu çıkarır. Kendisinden aldığımız bir kelime, ufkumuzda bir uçak olur, dünyaları gezdirir.

İnsan, ilim ve irfanından istifade edeceği bir alim, bir hoca belki bulabilir. Feyz aldığı kişi, ya halka ya da Hakk’a yöneltir. Murat Yüksel hocamız ise, ne halka ne de Hakk’a yöneltmiyor. Hakk’a ayna olup, halka yansıtmamızı istiyor.

Murat Yüksel hocamız; kırsal toprağımda olmadığını sandığım tüm madenlerimi keşfetti. Bununla da kalmadı, Objektif Gazetesinde yazmamı istedi. Yapamam dedim. Çünkü bilmiyordum kendimde ne olduğunu. Fakat Murat Yüksel hocam, bir şeyler bulduğundan emindi. Kömürün çokluğu önemli değildi, bir elmas çıksa yeterdi. Haftada bir, olmazsa iki haftada bir yaz dedi. Yürümeyi severim. Kendisinden aldığım feyizle, bu yolda yürümeyi de sevdirdi. Bana göre, hak etmediğim övgülerle motive etti. Elhamdülillah, kendisinden aldığım şevkle, aralıksız her gün yazdım.

Yetmedi, haftada bir gün Objektif Gazetesi bürosunda, mutad hale getirdiği, sohbet toplantılarıyla destekledi. Her biri bir kaynaktan süzülüp gelen, farklı minerallerle dolu suların aktığı pınarları gösterdi. Bunlar Objektif, İlke ve Nokta Gazetelerinin değerli köşe yazarlarıydı. Sümer Şenol, Selçuk Büyükkalıpçı, Fazlı Al, Kadir Yavuz, Ayfer Aytaç, Canan Aydın, Dilek Çağlayan. Bu kardeşlerimizle kaynaştırıp, dostluk bağlarını pekiştirdi. Bir taraftan da özel dersleriyle, teşvikleriyle bizlerle tek tek ilgilendi.

Murat Yüksel hocamız, bunlarla da yetinmiyor. Hafta arasında, incelemekte olduğu kitaplarımızdan yoğunlaşan çalışmalarını bırakıp, dinlenmek üzere geldiği Objektif Gazetesinin bürosunda, yine bizlere özel dersler veriyor. Karşılığında ücret istemiyor. O almak istemese de, bizler vermek istemesek de, kazancı çok. Yetiştirdiği kişilerin yazdıkları, yazıların harfleri adedince… Toprağa düşen çekirdeğin netice verdiği meyveler adedince… Fakat dünyaya münhasır değil. Çünkü insanlar fanî, alimlerin ilimleri ise bakîdir. Hatta dünya da fanî, fakat ilimlerin meyveleri bakîdir. Yeter ki niyet, halis olsun. Bizler dua etmeyi beceremesek veya unutsak da, eserleri meyve vermeye devam edecektir.

Her insanda, görülmeye değer belirgin özellikleri bulmak zordur. Kırk yıllık ahbabımda ancak görebildiğim özelliklerin; Murat Yüksel hocamızda, tanıştıktan kırk gün sonra fazlasıyla bulunduğunu gördüm. Geniş bilgi birikiminin olduğu ve bilgileri hıfz etme yeteneği ilk anda görülebiliyor. Bazı insanlar, mendilini çıkarmak için ayrı ayrı her cebini yoklar. Murat Yüksel hocamız ise, bilgileri hafızasına itina ile düzenli bir şekilde yerleştirmiş, hiç tereddüt etmeden anında alıp aktarabilmektedir. Akıcı üslubuyla dinleyenleri sıkmamaktadır. Zaman zaman heyecanlı anlatımı ve hareketleriyle, dikkatlerinin dağılmasına fırsat vermemektedir. Kesin ve kararlı tavrıyla, toplantı adabını gerektiren şartlardan asla taviz vermez.

Yazdıklarımızı hassasiyetle dinler. Farkında olmadığımız, edebi sanatlı güzel bir cümle bulduğunda, şimşek gibi yerinden fırlar, gök gürültüsü edasıyla Allah, Allah der. Allah(c.c.)’ın lütfunu görmenin hayranlığı içinde bizlere de göstermek için, o cümleyi tekrar okutur. Zaten bu coşkun gayret ve fedakârlığının sebebi, Allah(c.c.)’ın lütfettiği meziyetlere sahip insanları ortaya çıkarmak, kendilerinin de farkına varmasını sağlamak ve insanlığın istifadesine sunmaktır. Yoksa bu fedakârlığa, bu çabaya kim katlanabilir? Hem de, yorgunluk ve bezginlik emaresi göstermeden, artarak devam eden coşkuyla. Başka sebep bulamıyorum, gördüğüne hayretle, “Allah Allah!” dedirten.

Allah (c.c.) kendisinden razı olsun. Ardında, nice eserler bırakacak kadar uzun ve hayırlı ömürler versin.
(Objektif Gazetesi, 17 Mayıs 2008 Cumartesi – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder