KIZLARIMIZI OKUTALIM

Halı, Isparta’mız için önemli bir gelir kaynağıydı. Fakir, fukara onunla doyuyordu. Kızların çeyizi, oğlanların evlendirilmesi, ailenin geçimi gibi daha birçok ihtiyaçlar, halı dokunarak sağlanıyordu. İyiydi, hoştu da, erkek evladı okutmak için, kızlarımıza halı dokutturulması üzücüydü. Isparta’da halı, başka yerlerde daha başka meşgalelerle kızlarımız cahil bırakılıyordu. Kızlarımızın okula gönderilmemesinin başka sebepleri de vardı.

Emekli öğretmen Veli Karaca hocamız, “Çarıklı Bilge ve Oğlu” kitabının 68. sayfasında bakın ne diyor:

“Son sınıftaydım. Okulumuza ilk dönemki kadar kız öğrenci gelmiyor. Buna sebep bazı fitne fesat guruplarının Köy Enstitüleri hakkında yalan ve yanlış dedikodusundan kaynaklanmaktadır.

Neymiş efendim, kız öğrencilerle erkek öğrenciler beraber oyun oynarlar, türkü söylerlermiş. Aynı dershanede ders görüp aynı yemekhanede yemek yerlermiş.

O devirde toplumumuzdaki fitne fesat takımı cahil halkı ‘Cahillikten kurtulmasın’ dercesine, böylesine tamamıyla doğal olan hal ve davranışları yobazlık süzgecinden geçirerek, namus ve din kisvesi altında ümmî halkımıza namussuzlukmuş gibi, dinen günahmış gibi empoze ettiler. Halbuki, bunlar suç mudur? Günah mıdır? Alâkası yoktur.

Dolayısıyla o yıllarda Köy Enstitülerine gelen kız öğrenciler azaldı. Bu boşluğu doldurmak için, daha önceleri şehir merkezlerinde ikamet edenlerden kız öğrenci alınmazken, çaresiz kalınarak şehirlerden de kız öğrenci alınma yoluna gidildi.”

Kızlarımızın okutulmamasıyla ilgili olarak, ana ve babaları suçlayan birçok aydın insanımız vardı. Şimdi de aynı kesimden birçokları, kızlarımızın başlarını örtmeleri sebep gösterilerek, okumalarını engellemektedirler. Bunları yeteri kadar tartışanlar var. Her fırsatta yazılıp çiziliyor. Fakat, sebep ne olursa olsun, suçlu kim olursa olsun, bedelini zavallı kızlarımız ödemiş ve ödemektedir.

Kaybeden yalnız onlar değil, çocuklarımızdır. Çünkü kızlarımız, geleceğin anneleridir. Geleceğin teminatı olan gençleri yetiştirmekle yükümlüdür. Yük, babadan fazla, annenin omuzlarındadır. Çocukları, bedenî ve ruhî bakımdan sağlıklı yetiştirmek, eğitimin alt yapısını oluşturmak annelerin sorumluluğundadır. Çocukların yetiştirilmesinde önemli bir fonksiyona sahip olan annelerin cahil bırakılmaması gerekmez mi? Günümüzde hemen her konuda yazılmış kitaplar var. Anneler, okula gitmeden de kendilerini yetiştirebilirler. Fakat okuldaki gibi kontrollü ve sürekli olamaz. Üstelik ülkemizde okuma alışkanlığı da, tam olarak kazanılamamıştır.

Kaliteli bir toplum istiyor isek, onu oluşturacak gençlerin iyi yetiştirilebilmesi için kızlarımızı okutmalıyız. Yani anaya, çocukları yetiştirme ehliyeti kazandırmalıyız. Bugün tahsilli analar dahi çocuklarıyla yeteri kadar beraber olamıyor, gereken ilgiyi gösteremiyorlar. Çünkü, emek vererek, masraf ederek, gurbet kahrı çekerek okumuşlar ve haklı olarak çalışmak istiyorlar. Ayrıca her okuyan, çocuk yetiştirme konusunda yeterli bilgiye de sahip olamıyor. Kabak yetiştirmenin, acı soğan dikmenin bile bir usulü var. Veli Karaca hocamız, yukarıdaki yazısının devamında soğan dikmeyi beceremeyen kızlardan bahsediyor:

“Burdur il merkezinden okulumuza beş kız öğrenci alındı. Okulun Değirmendere mevkisinde sulanır iki dönüm kadar tarlası vardı. Benim ve okulun sağlık memuru Kel Doktor İbrahim ağanın nezaretinde kızları soğan dikmeye götürdük. Tarlayı tavaladıktan sonra dikime başladık. İbrahim ağa ile ben kızların soğan dikmesini bilirler düşüncesiyle tarif etmemiştik. Kızlarda tavalanan yerlere dikim yapıyorlardı. Bir ara dikkatimizi çekti ki, kızlar soğanı ters dikiyorlardı. Kökleri yukarı, uçları aşağı geliyordu…”

Branşlaşma sayesinde ortaya konulan hizmetin kalitesi artmaktadır. Ülkemizde de birçok konularda branşlaşmaya gidilmekte, çeşitli mesleklerde okullar, üniversitelerimizde bölümler açılmaktadır. Acı soğanın yetiştirilmesi için, ziraat mühendisi ya da ziraat teknikerlerine ihtiyaç duyuluyor. Canımız, ciğerparelerimiz, geleceğin teminatı, kaliteli toplumun en önemli unsuru olan biricik yavrularımız neden ihmal edilsin? Onları yetiştirecek olanlarda neden ehliyet veya diploma aranmasın? Geleceğin analarını okutalım. Okutalım ki, çocuklarımıza olan sevgimiz, kuru bir sevgiden ibaret kalmasın. Okutalım ki, vatan ve millet sevgimiz sözde kalmasın.
(Objektif Gazetesi, 23 Mayıs 2008 Cuma – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder