ŞEHİTLERİN ANASI VE ŞEHİT EŞİ

Şerife Nene, askere gönderdiği oğlu Halil’i düşünmektedir.

"Oğlum, Halil'im ne yer, ne içer? Yatıp, uyuyabiliyor mu? Yoksa siperde tüfeğine dayanıp, tam uykuya dalacağında düşmanın top sesleriyle mi ürperiyor? Gerçi burda olsa ne edecek? Yarı aç, yarı tok gezecek ya, olsun. 21 yaşında delikanlı, taşı sıksa suyunu çıkaracağı yaşta. Dağa gider iki yük odun kesip getirir, yıkar yağcı Okkalların evine. Elbet çağırıp kuracak sofrayı, Mevlâm ne verdiyse koyacak önüne. Oğlum Şükrü öyle yapmıyor mu? 14 yaşında delikanlı. Gider tarlaya emmi, dayı deyip, sabanın kulpuna yapışır;

"- Sen hele bir cığara sar da dinlen, biraz da ben süreyim çifti" demiyor mu? O da biraz sonra açar ekmek çıkınını, doyurur elbette oğlumu. 13 yaşındaki Mustafa'm bile elin orağına, harmanına yardım edip, doyuruyor karnını!.. Osman oğlum daha küçük 9 yaşında olmasına rağmen çeşmeden su taşıyan teyzesinin, halasının yahut da ablasının elinden testileri alıp, evine götürüverir. Gadıncağızlar hem dua eder, hem içerde ne varsa getirip yedirir garibime. Birinden biri çocuklarına ördüğü yün çorabı giydirir Mustafa'mın ayağına. Halil'im de burda olsa heç aç goyar mı gendini? Goymaz, goymaz da askerden gelince nası evericem, neyle, hangi parayıla? Kime gidip de gız istecem? Kim verir? Demezle mi "Senin tarlan taggan yok, malın maşatın yok? Neyinen beslecek gızımı senin oğlun?" Kış da geldi, kimin işine aşına gidivecekle de garınlarını doyuracakla çocuklarım?"

Bu düşüncelerle teselli bulduğunu sandığımız Şerife Nene; en büyük oğlu Halil’in, ömrünün sonuna kadar askerden gelmesini beklemiştir. Fakat ne kendisi, ne de künyesi gelmemiştir. Ardından askere gönderdiği, oğlu Şükrü 26.01.1918 yılında 19 yaşında, diğer oğlu Mustafa ise 03.06.1921 yılında 21 yaşında Kurtuluş Mücadelesi sırasında şehit olmuşlardır. Şerife Nene, 1913 Isparta Gönen depreminde de eşini şehit olarak dünyadan uğurlamış, cefakar bir anadır. Allah hepsine rahmet eylesin. Nefes almaya, alıp da vermeye garantimiz olmadığı bu dünyada, bizim de misafirliğimiz bitmek üzere. (M. Pekel)

ESKİ ZAMANLARDA

Büyükanne her gün tekrar ediyordu:

Eski zamanlarda, çocuklar, derdi,

Her vakit görürdüm: Evde oturur,

Yaramazlık etmez, çalışır durur.

Eski zamanlarda hep küçük kızlar;

Saçını taratır, bebekle oynar,

Dikişler dikerdi, alıp iğneyi,

Şimdiki çocuklardan çok daha iyi.

Yeis ile boynuna sarıldı, halam;

Büyükanne dedi: Eski çocuklar;

Sizi severlerdi hep bizim kadar,

Daha fazla değil, öyle değil mi? (İbrahim Hilmi, Çocuklar İçin Kolay Kıraat, (Osmanlıca) İst. 1926, s. 27. Çev.Mustafa Pekel)

(Objektif Gazetesi, 29 Nisan 2008 Salı – Tlf. 0536 676 45 75)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Allah şehitlerimize rahmet eylesin, bizleri de onların şefaat edeceklerinden etsin Kaleminize yüreğinize sağlık. Allah sizlerden de razı olsun. Muhabbetle kalın

Yorum Gönder