YAPMAK VE YIKMAK

Çocukluğumda okuduğum hikâyelerden birinde; merkebiyle yolculuk yapmakta olan bir adam, rastladığı kuyudan su çekmek ister. Fakat merkebini bıraksa kaçacağından endişelidir. Bir kazık çakar ki; gelenler bineğini ona bağlasın ve kuyudan rahatça su çekebilsinler. Daha sonra bir başkası, ayağının takılarak kuyuya düşülebileceğini düşünerek bu kazığı söküp atar.

İyi niyetin vurgulandığı bu hikâyede olduğu gibi, sosyal, kültürel, dinî, millî, siyasî vb birçok alanlarda yapılanların yıkıldığını görüyoruz. Bu da bedel ödemeyi gerektirdiği gibi toplumsal mutabakatı, millî birlik ve beraberliği sarsıyor.

Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin aile içinde şekillenen kişiliği okulda, okuldaki kişiliği ise arkadaş çevresi ya da sosyal yaşantısında yeniden kazandırılmak isteniyor. Yani birinin yaptığını diğeri yıkıyor. Halbuki birbirini tamamlayan, geliştiren nitelikte olması gerekir ki; kalıcı ve sağlam bir kişilikte gençler yetiştirilebilsin. Bu da öncelikle yetiştirmek istediğimiz insan tipinde mutabakata varmakla mümkün olabilecektir. Sonra da o konuda eğitim alınarak, yetiştirme ehliyetine sahip olunmalıdır.

Ortak kurallar olmaz da, herkes trafik kurallarını istediği gibi uygulamaya kalkarsa trafikte kargaşa yaşanacak ve feci kazalar kaçınılmaz olacaktır. Ancak ortak kurallar, kişileri ihlale zorlayacak keyfilikte olmamalıdır. Uygulanması imkânsız olan kural, uygulanmayarak anlamını kaybedecek ya da insanları korkaklığa, ürkekliğe sürükleyen işkence unsuru olmaya devam edecektir. Bu da kazaları önlemekten ziyade bilakis, insanların her an kaza yapmalarına sebep olacaktır. Yani insan uyması gerekenin önce doğruluğuna inanmalıdır. Gerçek bir ihtiyaçtan kaynaklanan ve millet yararına olan her şey, insanın yıllardan beri elde ettiği kazanımları, içinde bulunduğu sosyal ve psikolojik durumları gözardı edilmeden verilmelidir.

Bu bakımdan elbiseye göre insan yerine, insana göre elbiseyi yenileyerek onu geliştirme yoluna gitmek, ileri medeniyetler seviyesine ulaşmada daha kısa sürede mesafe alınacaktır sanırım. Yoksa zaman dikip sökmekle, yapıp yıkmakla geçip gidecektir.

Milletimizin kaynaşabilmesi, kucaklaşabilmesi, yapılanların yıkılmaması ya da yıkılmayacak şekilde bir şeylerin yapılabilmesi için; toplumun şekillenmesinde önemli rolü bulunan aydınlarımızın, ışık tuttuğu alanlardaki fikirlerinin netleşmesi şarttır. Birilerine benzemek için değişmek, değiştirmek yerine bizi biz yapacak değerleri geliştirmeliyiz.

(Objektif Gazetesi, 02 Nisan 2008 Çarşamba – Tlf. 0536 676 45 75

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder