DELİKANLI – 5

Eda, bakımsız bahçeden koparılmış bir güldü. Koklamasını bilmeyen adamın elinde, henüz yirmisindeyken sararıp soldu. Hayatı hep öyle tanıdı ve öylece kabullendi. Başka bir yaşam tarzı aramayı hiç düşünmedi.

Çalıştığı kurumda yıllık izine ayrılmıştı. İzinden değişik bir saç modeliyle döndü. Mesai arkadaşı Çerkez Etem’in hep önüne bakan gözleri, ilk kez takılmıştı. İçinde beliren saf duygular, güzel kelimelerle dökülüverdi ağzından. Safça, hiç düşünmeden. Eda’nın solgun, beyaz yüzü pembeleşti. Önce ruhunu, sonra tüm bedenini sarıverdi aniden. Kendini bildiği bileli hiç duymadığı sözlerdi bunlar. Ölgün bakışlar canlandı, gözleri ışıl ışıl oldu. Varlığıyla yokluğunun farkında olmadığı mesai arkadaşı, bir anda oturuverdi gönül tahtına. Bunun adı aşk olsa gerekti. Hem de yıldırım aşkı.

Genç, sözlerinin farklı bir mecrada akıp gitmekte olduğunu anlamıştı. Mutlaka çevirmeliydi ama, nasıl?

Arkadaşı Kurt Şair’e anlattığında; “Herkes delikanlı olduğunu söyler Çerkez!” demişti. Öyleyse! Hemen harekete geçti:

-Akşam müsaitseniz size gelmek istiyorum.

Heyecandan düşmemek için kendini zor tutuyordu kadıncağız.

-Tabi, memnuniyetle.

Kocası, her akşam yemekten sonra çıkar, eve geç vakit gelirdi.

Eda, mesaî arkadaşı gelene dek, aynanın karşısındaydı. Heyecandan çarpan kalbinin sesini duymasına bile aldırış etmeden, sevinçle kapıyı açtı. Hemen içeriye aldı. Genç, tereddüt etmeden girdi. Çünkü, kendisinin geleceğinden, kocasının haberinin olduğunu düşünüyordu.

***

Karabiber, Gani’nin tarif ettiği adrese gitti. Mağazaya girdiğinde, sahibini görünce geri çıkmak istedi. Fakat içeriye girmişti bir kere. Acaba adam, kendisini tanıyor muydu? Sonra, “Nereden tanıyacak, hiç görmedi ki” dedi ve;

-Orhan diye birini aramıştım, burada çalıştığını söylediler, dedi.

-Buyur evlâdım, otur. O gelene kadar çay mı söyleyeyim, başka bir şey mi içersin?

-Amca, hiç zahmet etmeseniz, zaten fazla kalmayacağım.

-Olmaz evlâdım, çay söylüyorum o zaman.

O sırada Orhan da gelmişti.

-Hoş geldiniz, beni mi aramıştınız?

-Kurt Şair’in arkadaşıyım. Görüşmek istediğinizi söylemişsiniz.

-Evet, dedi ve hemen konuya girdi. Eşimi nereden tanıdığını, yardıma ihtiyacı olduğunu nasıl anladığını, öğrenmek istemiştim. Gani’nin anlattıklarından sonra, bu sorularımın anlamsızlığını düşündüm. Fakat geldiğinize çok memnun oldum. Sizin gibi delikanlılarla tanışmak güzel.

Karabiber; “Demek arkadaşım Kurt, simit yediğimize bakarak geçen kadının aç olduğunu anlamıştı” diye düşündü.

Olanları karşılıklı sohbet halinde birbirlerine anlattılar.

-Amca hakkını helâl eder misin?

-Niçin evladım? Bir çay için mi?

-Hayır. Utanıyorum ama, söylemeliyim. Paranı çalan kişi bendim.

-Oğlum, param çalınmadı ki. Düşürmüşüm bir yerde. Arkadaşın da bulup getirdi.

Yeni dostluklar ve güzel duygulara açılan kapılarda görülen Korkut’u, yani Kurt Şair’i anarak ayrıldılar.

***

Çerkez, Eda’nın kocasının evde olmadığını anlayınca, sanki bir suç işlemiş gibi, aceleyle hemen evden çıktı. Onu bulmalıyım diyordu. Gidebileceği yerlerde aradı ve nihayet buldu. Biraz sohbetten sonra, konuyu evliliğe getirdi.

-Köpeğine gösterdiği ihtimamı göstermeyen koca, eşinden ipek yüzünü göstermesini nasıl bekleyebilir abi? Hiç tanımadığın insanlara nazik görünmek için iki büklüm olacaksın, yeri geldiğinde elini öpeceksin ya da iltifat edeceksin, fakat eşinden bunu esirgeyeceksin.

-Sen daha toysun kardeşim, kadını şımartmaya gelmez, anladın mı?

Çerkez, karşısında yontulmamış bir odun bulmuştu sanki. Lâftan anlamazdı ama, yine de görevimi yapmalıyım, diye düşündü.

-Öyle ya, şımartmayacaksın. Şımartan birinin peşine takılıp gidecek, sap gibi ortada kalacaksın. Ya da boynuzları takıp, ihanetini sineye çekeceksin. Bak abi! Eşimiz, kölemiz değil, ebedî hayat arkadaşımızdır, emanettir, çocuklarımızın anasıdır. Başkasından değil, iltifatı bizden beklemek hakkıdır. Bak sana yaşanmış bir olayı anlatayım, belki aklın yatar, dedi ve Eda ile aralarında ortaya çıkan duygusallığı, başkalarının üzerinden anlatarak ayrıldı.

MSN: pekelailesi32@hotmail.com

(Hedef Gazetesi, 08 Eylül 2008 Pazartesi – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder