EĞİTİM HAMİLELİKTE BAŞLAR

Öz güven kazandırsın çocuğa baba,

Milli Kültürle kuvvetlensin bu çaba.

Çocuğu sosyal hayata bağlayalım,

Ruh sağlığını önemle sağlayalım.

(M. Pekel)

Çocuk eğitiminin, daha çocuk doğmadan anne rahminde başladığı bilinen bir gerçektir.

Anne adayının içinde bulunduğu maddî ve manevî ortam, doğacak bebek için oldukça önemlidir. Düzensiz beslenme, aşırı yorgunluk, aşırı heyecan gibi durumlar çocuğu olumsuz yönde etkilemektedir. Annenin, beden ve ruh sağlığına özen göstermesi gerekir. Sigara, alkol ve benzeri bağımlılıklardan uzak olmasının yanında ruhî yönden de huzurlu olması gerekmektedir. Kendisini rahatsız edecek her türlü olaydan ya uzak kalmalı ya da etkilenmemesini sağlayacak moral desteğini bulmalıdır. Kısacası her türlü stresten uzak olmalıdır.

Günümüz şartlarında insanların, stressiz geçireceği bir an bile, neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bu nedenle insanın devamlı teselli ve morale ihtiyacı vardır. Anneliğe adım atan kişiye mutlaka huzurlu bir ortam sağlanmalıdır.. Bunu sağlamanın en iyi yolu da, ruhun ve kalbin, manevî duygularla beslenmesidir. Böylece bir olay karşısında duyulan olumsuz duygular yerini, olumlu duygulara bırakacaktır.

Çocuk eğitimi madem ki anne karnında başlamaktadır. Gerek aile içerisinde, gerekse iş çevresinde hamile bir bayan, bu konuda anlayışla karşılanmalıdır. Ona zarar verecek aşırı üzüntü, heyecan, sigara dumanı ve benzeri söz ve davranışlardan kaçınılmaya özen gösterilmelidir. Çünkü doğacak çocuk onun çocuğudur. Fakat topluma, fayda ya da zarar verebilecek bir bireyin katılması söz konusudur. Öyleyse bu konuda hassasiyet göstermek herkesin görevi olmalıdır.

Dünyaya gelen çocuğun anne ve baba sevgisine, şefkatine büyük ölçüde ihtiyacı vardır. Sevgi ve ilgi, çocuğun ruhsal ve bedensel gelişmesini sağlayan en önemli, bir nevi besin kaynağı olmaktadır. Bunu yeteri kadar alamayan çocuklar, problemli ve suça meyilli hale gelmektedirler.

Daha önceki bir yazımda:

“Çocuk nadide bir çiçeğe benzer. Suyu sevgi ve hoşgörü, toprağı eğitim, iklimi ise mutlu ve huzurlu bir aile ortamıdır.

Sevgi ve hoşgörü suyu ile, dua ve sohbetlerden oluşan gönül gübresini karıştıracaksın. Eğitim toprağına dökeceksin. Helâl süt, helâl kazançla besleyeceksin ki; çiçek gibi güzel açabilsinler, yetişebilsinler. Sonra da ruhen sağlıklı evlâtlarının karşısına geçip, Allah (c.c.)’a şükredeceksin. Fakat bunların dozunu iyi ayarlamak gerekir.” demiştim.

Nitekim Alman psikiyatri ve seksoloji uzmanı Dr. Wilhelm Stekel, bu konuda şunları söylüyor:

“Bana getirilen problemli çocukların, daima bebeklik dönemlerini nasıl geçirdiklerini araştırdım. Kavgacı, sinirli, uyumsuz, sorumluluktan kaçan, çeşitli davranış bozuklukları gösteren bütün çocukların, mutlaka bebeklik dönemleri fırtınalı geçmiştir. Anne-baba kavgaları, boşanmalar, aşırı baskı ve dayak, sevgi ve şefkat eksikliği çocuğun şuuraltında derin izler bırakmıştır. Belki hatırlamıyor ama daima bu kötü ve mutsuz geçmişin tesiri altındadır” demektedir.

Çocuğa özgüvenin kazandırılması, aileye ve topluma yararlı bir kişiliğe ulaştırılması, ancak ailede atılan sağlam temeller üzerine bina edilecek eğitimle mümkün olabilmektedir.

MSN: pekelailesi32@hotmail.com

(Hedef Gazetesi, 21 Temmuz 2008 Pazartesi – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder