TERCİH

Değerli Fazlı Al hocamızın kitabından bir alıntı yaparak başlamak istiyorum. Mevlana Hazretlerinden bir örnek veriyor:

-Efendim biz bu yavruya kurt mu diyelim, ceylan mı?

-Evlatlarım bunun cevabı gayet basittir. Gidin bir kucak ot, bir kucak kemik alıp önüne koyun. Onun tercihine göre ona isim verirsiniz dedi.

İşte yüce Rabb’imiz de, bize bu dünya âleminde her çeşit nimeti önümüze koymuş, bizim tercihimize göre bize bir isim verilecektir. Yani dünya hayatımızı yaşayış tarzımıza göre isimlendirileceğiz. Şükreden, yahut küfreden insanlar olarak isim alacağız, tercih kendimize aittir.> (Fazlı Al, Dünyasını Yapanlar Ahiretini Yıkanlar, Tuğra Ofset, 2008 Isparta, S.20)

İnsan, talimle tekemmüle muhtaç bir şekilde yaratılmıştır. Devamlı öğrenerek yaşamak zorundadır. Eğitimin temeli ailede başlar ve hayatı boyunca devam eder. Mizacına uygun olanları akıl süzgecinden geçirerek alır ve belli bir şahsiyet kazanır.

Ben neyim, nasıl bir şahsiyet sahibiyim? Tercihim ne olmalı? Çocuklarımı nasıl yetiştirmeliyim? Bu ve benzeri sorularımın cevabını çeşitli kitaplarda aradım. Darwin’in Evrim Teorisi’ni, Aziz Nesin’in Sarı Traktör’ünü, Adolf Hitler’in Kavgam’ını, Millî ve Dinî romanları ve daha birçok her türden eserleri okudum. Kalbimi dinî ve millî mevzulara meyilli buldum. Çilekeş ruhum, dinî mevzularla rahatlıyordu. Milletime ve devletime faydalı olabilmenin yolu da bu olmalıydı. Tercihimi bu yönde yaptım. Eşim de aynı mevzulara ağırlık veriyordu. Öyleyse, armudun altına elma ya da elmanın altına armut düşmez. O halde çocuklarımız da istediklerini okusunlar. Yasaklarla bazı eserleri okumalarını engellemeye gerek yok. Yeter ki okusunlar dedik. Nasıl bir kişiliğe sahip olduklarını ya da olacaklarını kendileri anlayıp karar vermeliydiler.

Sorularının tatminkâr cevaplarını üşenmeden araştırdık. Bazen de bulabilecekleri kaynakları gösterdik. Müspet olduğunu düşündüğüm kitapları, daha onlar dünyaya gelmeden alıp, koymuştum. Ellerinin altında hazır bulunanları öncelikle okuyacaklarını umuyordum ve öyle de oldu.

Öyle zamanlar oldu ki; kendimi, günde elli sayfa, dini içerikli kitap okumaya şartlandırdım. Böylece nefsimin hücumuna maruz kalan imanımı takviyeye çalıştım. İnancımı yaşama gayreti içinde oldum.

Hata ve kusurlarıma vakıf olmayan ve sadece bu yönümle tanıyan dostlarım, ilahiyatçı olduğumu sanıyorlardı. İktisat tahsili yaptım. İlahiyat Fakültesinde okuma şansım olmadı. Fakat Süleyman Demirel Üniversitesi kurulduktan sonra İlahiyat Fakültesinin kurucu Fakülte Sekreteri olarak görev yaptım.

Tebrik: Müslüman kardeşlerimizin “Regaib Kandili”ni tebrik eder, tüm insanlık alemi için hayırlara vesile olmasını dilerim.

MSN: pekelailesi32@hotmail.com (Objektif Gazetesi, 04 Temmuz 2008 Cuma – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder