ÇOCUKLUĞUMU ARIYORUM 4

Anayı babayı unuttum

Açlığımı simitle avuttum

Sabahçı kahvelerini yurt tuttum

İki filmli sinemalar otel oldu

Genç yaşta benzim soldu

Ruhum hüzünle doldu

Yiyeceğimizde içeceğimizde paydaş

Masum saf duygularla kucaklaşan arkadaş

Hani dertlerime olurdun sırdaş

Vefasızlığın nedendir gardaş

Zamanı yarıyorum

Çağırdığın yerlere varıyorum

Isparta’da çocukluğumu arıyorum

(M. Pekel)

1950’li yılların sonları. Vakıflar İş Hanının güneyindeki parkın olduğu yerde halka açık bir tuvalet vardı. Üst katında ayakkabı tamircileri bulunur, vatandaş eski ayakkabılarını burada tamir ettirirdi. Yemeni esnafı gibi bunlar da neredeyse tarihe karışmak üzeredir. Yemeni; bir çeşit ayakkabı olup, deriden yapılmış, altı düz, bağcıksız, mes üzerine giyilen lastiğe benzemektedir. Ayağa rahat giyilip, çıkarılabilirdi.

Şimdiki Vakıflar İş Hanının yerinde ayakkabıcı esnafı vardı. Yeni ayakkabı satanlar olduğu gibi müstamel (eski, tamir edilmiş) ayakkabı da satarlardı. Buraya yapılan Vakıflar İş Hanı; beş yıl sonra yıkılarak, yerine şimdi mevcut bulunan bina yapıldı.

O yıllarda müstamel ayakkabı alanlar, yamalı elbise giyenler çoğunluktaydı. Bunlar zamanın şartlarında gayet normal karşılanırdı. Pantolonların erken yıpranan yerleri diz kısımları ile oturulacak yerleriydi. Diz kısımlarına aynı ebatta, dikdörtgen şeklinde, oturulacak yerlerinin iki tarafına da yine aynı ebatta oval şeklinde yama yaptırılırdı ki, buna süvarilik denirdi. Ceketlerin kollarının dirsek kısmına da yama yaptırılırdı. Bir ara yeni ceketlerin dirseklerinde deri yamalar moda haline gelmişti. Yine o yıllarda yeni fakat rengi solmuş ceket ve pantolonlar çevirttirilirdi. Yani tornistan da denilen bu işlem, elbiseler sökülür, iç yüzleri dışa gelecek şekilde yeniden dikilerek yapılırdı. Süvariliği sadece yoksullar değil, ekonomik durumu iyi olan insanlardan da yaptıranlar olurdu.

Mimar Sinan Camisi girişinin karşısında küçük dükkânlar vardı. Bunların doğu köşesinde bulunan İstiklal Sineması çocukluğumun en çok ilgi çeken yerlerinden biriydi. Çoğunlukla Hint filmleri ve kovboy filmleri gösterilirdi. Sinemanın kapısında merhum Muharrem Ağabey, bilet kontrolü yapardı. Sinemaya ücretsiz girebilmek için Muharrem ağabeyle anlaşırdık. Film bittikten sonra sinemanın içini süpürmek şartıyla ücretsiz girebilirdik. Muharrem Ağabeyin 1960 - 1961 yıllarında çalıştırdığı esnaf çayevinde, zaman zaman garsonluk yaptım. Aslında terzilikte çalışıyordum. Çıraklık döneminde fazla ücret verilmediği için paraya ihtiyacım olurdu. Terzilikte, haftada bir lira alırken, garsonlukta 35.- TL alıyordum. Bir müddet garsonluk yaptıktan sonra tekrar terziliğe dönerdim.

Sinemalar çocukluk günlerimin vazgeçilmez ucuz eğlence yerleriydi. Haftada bir gün kadınlar matinesi olur, halı dokumaktan sıkılan bazı bayanlar sinemalarda, bazıları da büyüklerini ziyaret etmekle o günlerini değerlendirirlerdi. Televizyonların yaygınlaşması ile birlikte, sinemalar da eski önemini büyük ölçüde kaybetmiş oldu.

MSN: pekelailesi32@hotmail.com

(Hedef Gazetesi, 31 Temmuz 2008 Perşembe – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder