DELİKANLI – 8

Yorgun değildi. Fakat gönül yorgunluğu, beden yorgunluğundan daha kötüydü. Yürümesem, eve otobüsle gitsem diye düşündü. Durak fazla kalabalık değildi. Yanındaki bayana yol açarak, arkasından otobüse bindi. Bilet alması gerekiyordu. Sanki parası varmış da çıkaracakmış gibi, ceplerini karıştırdı. Biletçi, bileti uzatmıştı. Hemen arkasındaki genç, kâğıt beş liralığı uzatarak iki kişi, dedi.

-Teşekkür ederim, dedi mahcup bir şekilde.

-Önemli değil, adım Korkut. Sağ olsun arkadaşlar bir de, Kurt Şair lakabını verdiler.

-Emin! Mahallede Kürt Emin diye tanırlar.

Aynı durakta ikisi de indiler.

-Eve gidiyorsun, herhalde? Bir çayınızı içebilir miyim? Aslında çay bahane, seninle sohbet etmek istiyorum.

-Tabi, memnuniyetle.

-Bakkala uğrasam? Fazla uzun sürmez.

Yiyecek bir şeyler aldıktan sonra eve gittiler. Kapıyı oğlan kardeşi açtı.

-Kardeşim Bekir, dedi Emin.

Annesi;

-Bunlar ne evlâdım, niye zahmet ettiniz?

-Ahiretim için, lütfen dua buyurun teyzeciğim.

-Allah razı olsun, demek oğlumun böyle arkadaşları da varmış!

-Bekir! Kaçıncı sınıfta okuyorsun?

-Lise ikinci sınıftayım, abi.

Emin, işsiz olduğunu, kardeşinin okuldan çıktıktan sonra bir lokantada çalıştığını anlattı. Babaları iki yıl önce vefat etmişti. Bütün yükün, kardeşi Bekir’in sırtında olduğunu, kendisinin de, bulursa amelelik falan yaptığını söyledi.

Korkut odada asılı duran saza baktı.

-Arada bir elime alıp, kendimi oyalamaya çalışıyorum.

Korkut, Romanlardan Şevket’in meyhanesini tarif ederek, yarın öğleden sonra, sazıyla birlikte uğramasını söyledi. Kardeşine derslerinin nasıl olduğunu sordu. Cevabı abisi verdi. Geçen yıl çok iyiydi. Bu yıl da fena değildi fakat, bir dersin öğretmeni nedense takmış kardeşime. Aynı zamanda okulun müdür yardımcısıymış.

***

Meyhaneci Şevket, Emin’in sazını dinledikten sonra, “Geceleri, bizim çocuklar barda çalıyorlar, onlara katılabilirsin” dedi. Teşekkür ederek çıktılar ve Bekir’in okuluna gittiler. Öğretmen; “Bu çocuk okumaz!” dedi.

-Sayın hocam! Çocuk lise ikinci sınıfa kadar gelmiş. Okuyamayacak olsaydı, daha ortaokulda takılırdı. Ortaokul birinci sınıfta öğretmenler, zor sorular sorar, kolay kolay not da vermezler. Neden? Çünkü bu dönemi atlatan çocuk, okuyacak demektir. Şayet atlatamazsa, hiç zaman kaybetmeden zanaata verilmelidir. Burada amaç, gençleri topluma kazandırmaktır. Dışlanırsa, topluma muzır bir insan olup, çıkar. Bu tür insanların çoğalması; malınız, canınız ve ırzınızın tehlike riskini artırır.

-Tehdit mi?

-Hocam! Lütfen konuyu yanlış mecralara sürüklemeyin. Toplumsal yaşamın gerçeklerinden bahsediyorum. Bunu anlamıyorsanız, asıl o zaman size sormak lâzım; “Nasıl öğretmen oldunuz?” İdarecilik de yapabildiğinize göre, konuyu idrakten yoksun değilsiniz. Kasıt varsa, sebebini bilmek hakkımızdır.

- …….

-Peki, bu çocuk hakkında neler biliyorsunuz? Ailesinin yaşam şartlarını, çocuğun okul dışında neler yaptığını araştırdınız mı?

-Böyle bir mecburiyetim yok!

-O zaman önyargılı davranmaya da hakkınız yok! Madem çocuk hakkında bilginiz yok, buna ihtiyaç duymuyorsunuz, okuyamayacağını hangi temele dayandırıyorsunuz?

Korkut, ailesi hakkında kısaca bilgi verdikten sonra, kendisinden çocuğa toleranslı davranmasını istemediklerini, fakat şevkini kırmak ve okuldan soğutmak yerine, teşvik etmesini, dersi sevdirmesini istediklerini söyledi. Öğretmenlerin, Eğitim Psikolojisi dersi aldıklarını, dolayısıyla teşvik metotlarını iyi bildiklerinden şüphesi olmadığını belirtti.

Müdür yardımcısının gözleri daldı. Tüm yaşamı bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden.

-Haklısın delikanlı. İyi bir ders verdin!

-Demek ki, siz değerli öğretmenlerimizin emekleri boşa gitmemiş. Çünkü bizi yetiştiren sizlersiniz sayın hocam. Kötü davranışlarımız, sizlerden ayrı kaldığımız süre içinde kazandığımız kusurlarımızdır.

Metin Kutusu: Öğretmendir eserlerin mimarı. Sağlam olmalı toplumun imarı. Kokuşmuş cemiyette suçlu kimse,  Tarih verecektir bir gün kararı. (M. Pekel)-İşte böyle Çilek Yaşar. Korkut’la tanışmamız bu şekilde oldu. Şimdi kardeşim Akademide okuyor. Bizler, bilhassa annem, her fırsatta ona dua ediyoruz.

MSN: pekelailesi32@hotmail.com

(Hedef Gazetesi, 15 Eylül 2008 Pazartesi – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder