SÜPÜRGE OTU

Dün Objektif Gazetesine uğrayıp gazeteleri aldıktan sonra, eşimle yürüyerek eve dönüyorduk. Yol kenarlarında sararmış otların arasında “süpürge otu” hâlâ yeşilliğini kaybetmemişti. Eşim, süs bitkisi gibi vazoya koymak için topladı. Çocukluğumu, anamı, köyümü hatırladım.

Köyümüzün kuzeyindeki dağın yamacında Erenler mevkiinde kim olduğu bilinmeyen, mübarek bir zatın kabrinin yanında büyük bir çalı ağacı vardır. Ramazan ve Kurban bayramlarında gençler ve çocuklar öğleye yakın buraya çıkarlar. Çocuklar bu çalı ağacına, gençler ise buradan biraz daha yukarıda bulunan Ardıç ağacına urganla salıncak kurarlar, ikindi vaktine kadar sıra ile salıncağa binerlerdi.

Köyün “ziyaret” denilen bir geleneği vardı. Bayramın birinci günü, bayram namazından sonra, her evden bir sofra gelir, kabristanın özel olarak ayrılmış boş bir alanında yemek yenirdi. İkinci ve üçüncü günler ise, ziyaret ikindi namazından sonra yapılırdı. Fakat bu defa sofra her evden değil, köyün ikiye ayrılmış mahallelerinden birinin harman yerinde o mahallenin getirdiği yemekler yenirdi. Üçüncü bayram günü diğer mahallede ve o mahalleden gelen yemekler yenirdi.

Erenler'den köye inen yolun kenarındaki Doktor Hasan lakabıyla bilinen merhum Hasan Kuşcu'ya ait ev vardı. Bu ilk evin bahçesiyle Sakinlerin bahçesinin arasından bir at arabası ya da kağnının geçebileceği genişlikte bir yol vardı. Evimiz, takriben on metre uzunluktaki bu yolun sonundaydı. Babamın, ağaç dallarından yaptığı geniş sokak kapısı bulunmaktaydı. Buradan, etrafı yine babamın fırsat buldukça dağdan kesip, merkeple getirdiği çalı yığınlarıyla çevrili bulunan evimizin avlusuna girilirdi.

Kapıdan girince sol tarafta bir iğde ağacı, gübrelik ve kamışlarla kapatılmış, oturma yeri ağaçtan yapılmış, altı açık helâ (tuvalet) vardı. Altı dolduğunda yanındaki gübreliğe kürekle boşaltılırdı. Su ihtiyacı; evlerde şebeke suyu olmadığından, uzak mesafede bulunan köy çeşmelerinden bakraç, toprak testi vb ile elle taşınarak sağlanır, tuvalette de küçük kaplara doldurulan bu su kullanılırdı. Sokak kapısının sağında Doktor Hasan'ın bahçe duvarı kenarında bir dut ile üç tane iğde ağacı sıralanır, yanındaki üstü toprakla örtülü çardaktan sonra iki katlı evimiz yer almaktaydı.

Arka kısımda altı ahır yani hayvan barınağı ve yanında kiler ve ardiye olarak kullanılan bir oda bulunmaktaydı. Tahta merdivenle çıkılan ikinci katta; tabanı ağaçların üstüne kamış serilip topraklanmış, birinde hasır, diğerinde annemin dokuduğu çul serili, iki oda yer almaktaydı. Hayvanların ısısından istifade etmek için ahırın üstüne yapılmıştı. Ön kısmı haney ya da sofa, yine kamışlarla örülerek ayrılan hububat ambarının üstü yazlık oda haline getirilmişti. Arkadaki odaların üstü, kışın akmaması için "yuğga" taşıyla sıkıştırılan toprak dam, sofanın üstü ise kiremit döşeli çatıyla örtülüydü. Her iki odanın arka bahçeye açılan birer penceresi vardı. Odaların, çalı ve odun yakılarak ısınma, yemek pişirme vb ihtiyaçlar için kullanılan birer ocağı bulunmaktaydı. ocakların iki kenarına da büyüklerin oturması için birer minder serilmişti. O zamanın yaygın aydınlatma aracı kandil de ocağın hemen yanındaki duvara asılmıştı. Kandil; gazyağı dolu şişe, içine sarkıtılan fitil ya da ipin, yakılması için dışarıya çıkarılacak incelikte özel yapılmış teneke kapaktan oluşmaktadır.

Rahmetli anacığım, her sabah erkenden kalkar, ahırı temizleyip hayvanların dışkılarını küfeyle gübreliğe taşır, evin geniş toprak avlusunu hiç üşenmeden, süpürke otundan yapılan süpürgeyle süpürürdü. Rahmetli babacığım annemin her gün bunları ayağına bir çorap bile giymeden yapmasına öfkelenir, hasta olmasından korkardı. Anneciğim ise, temizlik imandandır der, devam ederdi. Allah (c.c.) rahmet eylesin, dostlar ruhuna bir Fatiha okuyup göndersin.

AİLEM

Babam, anam yetim kalmış küçük yaşta

Acı; tuz, biber olmuş bir kaşık aşta

Cefa; sefaları olmuş dağda, taşta

Almışlar gerçek hayat dersini başta

Bırakamamışlar orağı, harmanı

Açıp okuyamamışlar Kur'an'ı

Şimdi okutalım demişler oğlanı

Izdırabım bu! Geçti okul kervanı.

(Mustafa Pekel 28.09.2007-Isparta)

MSN: pekelailesi32@hotmail.com

(Objektif Gazetesi, 20 Haziran 2008 Cuma – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder