SÜREKLİ İMTİHANDAYIZ

İnsanın, insan olduğunu bilmeli

İnsanlığın onunla yüzü gülmeli

İnsanlığını bildikçe sevilmeli

Lâyık olmayanı defterden silmeli

(M. Pekel)

ÖSS sınavı için yıllarca okul ve dershane sıralarında dirsek çürütüyor, kafa yoruyor, binlerce ders ve yardımcı kitapları okuyoruz. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla, kardeşlerimizle yarışıyoruz. Onların sınavda başarısız olmaları, kazanma şansımızı artırıyor. Samimi bir okul arkadaşımızdan ayrılma pahasına, başarısızlığına üzülmekle birlikte, kendi başarımıza deliler gibi sevinebiliyoruz.

Dünya da bir imtihan salonudur. İnanan insanlar, bu dünyaya imtihan için gönderildiğini bilir ve hayatını buna göre tanzim eder. İmtihana tabi tutulacağımız dersler Kur’an ve sünnetlerle bizlere aktarılmıştır. Kaynağını Kur’an ve sünnetlerden alan birçok dinî eserler yazılmıştır. Mübarek zatların karşılaştıkları güçlükler ve örnek davranışları anlatılmıştır. Başarılı olmak için bunları okumalı ve yaşamalıyız.

Her insanın yaşantısı farklı olduğu gibi, imtihanı da farklı olmaktadır. Dünyevî istikbal için yapılan sınavlar gibi, belli bir zamanı da yoktur. Yaşamı boyunca her an ve her şeyle imtihana tabi tutulur. Birini kazandığını sanmakla, kendini diğer insanlardan üstün görüp görmemesi bile bir imtihandır. İşte bunun içindir ki, kâmil insanlar hep kendilerinin kusurlu olduğunu düşünür. Kendilerini büyük göremezler. Bunu Bediüzzaman hazretleri veciz bir şekilde ifade etmektedir:

“Büyük görme; küçülürsün

Kamillerde, büyüklük mikyâsıdır (ölçü) küçüklük;

Nâkıslarda (noksan), küçüklük mizanıdır (ölçü, tartı) büyüklük.”

(Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İst. Aralık 1993, s. 665.)

Uhrevi sınav; ÖSS sınavında olduğu gibi, birinin başarısızlığı kendi başarısını artıran bir sınav değildir. Her Müslüman, diğer Müslüman kardeşlerinin de sınavda başarılı olmalarını canı gönülden istemektedir. Kendisi için istediğini, başkaları için istemenin Allah’ın rızasını kazandıracağını bilir. Hem dostlarıyla, sevdikleriyle beraber olmayı arzu eder. Başkalarının imanlarının kurtulmasını, kendilerinin cennette olmasına tercih eden mübarek zatlar vardır. Bunlardan biri Bediüzzaman hazretleridir. Bakın ne diyor:

“İşte benim bütün hayatım böyle zahmet ve meşakkatle, felâket ve musibetle geçti. Cemiyetin imanı, saadet ve selâmeti yolunda nefsimi, dünyamı feda ettim. Helâl olsun. Onlara beddua bile etmiyorum. Çünkü, bu sayede Risale-i Nur, hiç olmazsa birkaç yüz bin, yahut birkaç milyon kişinin -adedini de bilmiyorum ya, öyle diyorlar. Afyon savcısı beş yüz bin demişti. Belki daha ziyade- imanını kurtarmağa vesile oldu. Ölmekle, yalnız kendimi kurtaracaktım, fakat hayatta kalıp da zahmet ve meşakkatlere tahammül ile bu kadar imanın kurtulmasına hizmet ettim. Allah’a bin kere hamd olsun.

Sonra, ben cemiyetin imana selâmeti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdası var, ne cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun… Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.” (Tarihçe-i Hayat, Y. Asya Neşriyat, İst. Temmuz 1994, s. 544)

İmanı muhafaza etmek, en az onu kazanmak kadar önemlidir. Hiç kimse imanını muhafaza edebileceğinden emin değildir. Öyleyse kendimizi beğenmek yerine insana, insan kaldığı sürece değer verelim. Birçok güzel vasıfları yanında, bir tek kusuru yüzünden dostluklarımızı bitirmeyelim. Hatta bir tek iyi yönü bile olsa, bir gün kendimizden daha iyi hale gelebileceğini unutmayalım. Ecelin ne zaman, nerede yakalayacağını bilmiyoruz, fakat her an imtihan edildiğimizi biliyoruz. Allah (c.c.) unutturmasın. Çünkü nefes almaya ya da alıp da vermeye zaman bulabileceğimizin garantisi yok.

Değerli sanatçı merhum Cem Karaca, şarkılarından birinde şöyle sesleniyor:

“Bir çiviyi çakar gibi vura vura günlere

Dört nala gidiyoruz bizi bekleyen yerlere”

MSN: pekelailesi32@hotmail.com

(Hedef Gazetesi, 07 Ağustos 2008 Perşembe – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder