HAKİKİ SADAKA

Bir gün gezmeye çıkmıştım. Tenha yolun bir kenarında otlar üzerine uzanmış, elbisesi parça parça olmuş, sefaletin son haddine varmış, fakir bir ihtiyar gördüm, uyuyordu. Eskimiş serpuşu (başa giyilen) başının şeklini almış, çorapsız ayaklarına giydiği yemeninin tabanı kalmamıştı. Derin bir acı duydum. Uzun uzun baktım. Birden bire içimden geldi. Elimi cebime soktum; çantamı çıkardım. Bir lira aldım; dört kat ettim, sonra bir kâğıda sardım. Ona doğru yürümeye başladım. Yanına yaklaştığım zaman gördüm ki düğmeleri kopuk, cepleri yırtık. Kendi kendime soruyordum: Parayı hangi cebine koyayım? Uyandırmamak için adeta sürüne sürüne ilerliyordum. Bir hırsız bile bir yere girerken ihtimal ki, benim kadar ihtiyatla hareket etmezdi. Hemen hemen nefes almıyordum. Hâlim, tıpkı kuşların üstüne atılmak isteyen bir kedinin hâline benziyordu. Nihayet yanına gidebildim. Göğsü açık duran ceketinin iç cebi para konabilecek bir hâlde idi. Eğildim, elimi uzattım, ağzı açık duran boş cebine, parayı bıraktım. Aynı ihtiyatla ağır ağır oradan uzaklaştım. Hâlâ uyanmamıştı.

Zavallı fakir! Bilse ki, bugün bana ne büyük bir neşe verdin; ruhen sana ne kadar müteşekkirim!.. (İbrahim Hilmi, Çocuklar İçin Kolay Kıraat, İlk Mektep 3. Sınıf, (Osmanlıca) Orhaniye Matbası, 2. Tab., İst. 1926, s. 5.)

Sadaka; Hadis-i şeriflerden öğrendiğimize göre, Allah (c.c.)’ın rızası gözetilerek fakire, kendi tasarrufundaki malından verilen ya da ilim öğretme, sözünü yerine getirme, fiili yardımda bulunma ve iyiliğe yönlendirici nasihat, işitmeyene söz işittirmek gibi maddi ve manevi tüm iyiliklerdir. Hattâ ailemize yapılan harcamalar da sadaka hükmüne geçmektedir. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz; “Kişi sevabını Allah’tan bekleyerek ailesine bir harcamada bulunduğunda bu kendisi için sadaka olur” buyurmaktadır. (Cami’ü’s-sağir, C. 1, s. 165)

Sadaka kendi malından verilmelidir. Mal ve mülkün gerçek sahibi Allah’tır. Öyleyse Allah (c.c.) rızası için verilmeli. Verilen kişi minnet altında bırakılmamalı. Sefahete harcayana değil, gerçek ihtiyaç sahibine verilmelidir. Fakat kendisi sadakaya muhtaç duruma düşmeyecek kadar verilmeli.

Sadaka, verene sevap kazandırdığı gibi, birçok faydalar da sağlamaktadır. Bu faydalardan biri de, gelmesi muhtemel belâyı önlemesidir.

Peyfamber (s.a.v.) Efendimiz; “Sadaka vermede acele ediniz. Çünkü belâ sadakanın üzerinden atlayıp gelemez” buyurmaktadır. (Cami’ü’s-sağir, C. 2, s. 789)

Geçmişte sadaka taşları varmış. Sadaka vermek isteyen parayı buralara koyar, fakir bu paradan; çalışamadığında, zorunlu ihtiyacı kadar yani o günkü nafakasını karşılayacak kadarını alırmış. Alan kişi minnet altında kalmaz, ülke halkının fakirlik düzeyi de, sadaka taşlarında bulunan para miktarından anlaşılırmış.

İnsanımızın çoğunluğu fakir olmakla birlikte, gönlü zengindir. Elinden geldiğince yardım etmeyi sever. İsteyeni, dilenciliğe alıştırmayalım diyenler olduğu gibi, gerçek ihtiyaç sahibini nereden bulacağım diyenler de olabilir. Uzun yıllar üniversitede görev yaptığım için, hemen aklıma şu geldi:

Üniversitemizde gençliğini heder etmeyen, pırlanta gibi nice gençlerimiz var. Öğle yemeği ücreti, haftalık (geçen yıl) 6-7 YTL kadar. İmkânlar ölçüsünde haftalık, aylık, yıllık veya öğrenim süresince yemek ücretleri karşılanabilir. Önemli olan yardımın ölçüsü değil, ihlâsla yapılmasıdır. İlim öğretmek de sadaka hükmüne geçtiğine göre, bu öğrencilerimizin ileride öğretecekleri ilim sevabından istifademiz, böylece devam ettirilebilir diye düşünüyorum.

Başkalarına yardımda bulunabilmek, iyilik yapabilmek, hem ibadet, hem de sevindirerek sevinmek gibi, insana huzur veren güzel hasletlerimizdir. Bunları koruyalım ki; huzurlu toplumda huzur bulalım, dünyada dahi cennet hayatı yaşayalım derim.

Değerli hocamız Murat Yüksel; “Hayır ve Hasenat” adlı kitabında, Sadaka ve İnfak konularının önemini çok güzel ifade ettiği beyitlerinden birkaçını aktarmak istiyorum:

“Üzerinde kuluçkaya yatarsın

İstif edip kasalara katarsın

Belâ gelse, neden geldi sormazsın

Hayretmedim diye kafa yormazsın.

………..

Hak’tan aldın yine ona satıver

Muhtaçların ellerinden tutuver.”

MSN: pekelailesi32@hotmail.com

(Hedef Gazetesi, 17 Eylül 2008 Çarşamba – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder