DEVAM EDEN KAZANÇ

Çocukların maddî yönden olduğu kadar, dinî yönden de iyi yetiştirilmesi gerekir. Günümüzde ana ve babalar istikbal kaygısı içinde bulunmaktadırlar. Bütün imkân ve gayretlerini bu yönde teksif etmektedirler. Oysa ebedî istikballeri daha önemlidir. Her ana ve babanın esas telaşı bu olmalıdır. Hatta toplum huzuru açısından baktığımızda da manevî terbiye zorunludur. Tek taraflı eğitimin yeterli olmadığı, zamanımızın en belirgin gerçeğidir. Fen ilimleriyle aklın inkişafı yanında, ruh ve kalbin de beslenmesi gerekmektedir.

Allah (c.c.) çocukları emanet olarak vermiş, ana ve babayı onlara hizmetkâr yapmıştır. Onlara “hayırlı evlât” vasfı kazandırılması için çalışılmalıdır. Bu sorumluluk içerisinde yetiştirilmeleri gerekir. Bunun için gayret etmek, her ana ve babanın görevi olmalıdır. Aksi halde ruhî bunalımlar, taşkınlıklar, doyumsuzluklar başta kendisine, ailesine, çevresine verebileceği zararlar, sonuçta toplumdaki bozulmalara neden olacaktır.

İnanan kişilerin, geçici dünya saadetinden başka, ebedî olan uhrevî hayatı daha da önemlidir. Bunun için evlâtların, her iki dünya saadetini kazanacak şekilde yetiştirilebilme çabası içinde olunmalıdır. Bunun idraki içerisinde olan ana ve babalar, evlâtlarına olan görevlerini yerine getirebilmiş olacaklardır. İçinde yaşadıkları topluma olan borçlarını, yine topluma kazandırdıkları bireylerle ödeyebileceklerdir.

Dünyadaki vazifesini layıkıyla yerine getiren ana ve babalar, gönül huzuruyla, kendinden sonrakilere nöbeti terk edebileceklerdir. Tüm gayret ve çabalarla yetiştirip, dünyada bıraktıkları hayırlı evlât, onlar için ebedî alemde devam eden kazançlarının kaynağı olacaktır. Huzurlu toplumun fertlerinin yaptıkları her hayırlı davranışın, bunun için çaba sarf eden kişilerin amel defterine sevap kazandıracağı da düşünülebilir.

Hayırlı evlâtların ve bunların yetişmesi için yapılan hayırların ahiret hayatında kazandırdığı dereceleri, bir hikâyeyi özetleyerek anlamaya çalışalım. (Hikâyenin aslı için, Murat Tarık Yüksel’in “En Güzel Dinî Hikâyeler” kitabına bak.)

Mübarek zatlardan biri, üç kişinin kabirdeki derecelerini görür. Bunu nasıl kazandıklarını merak eder.

Birincisi anlatır: “Evlâdımın tahsil ve terbiyesine çok dikkat ettim. İyi bir meslek sahibi yaptım. Dinî bilgileri de ihmal etmedim. Evlâdım bu duruma şükrederek, her gün mübarek sureleri okur, bana dua eder.”

İkincisi de: “Annem ve babam, tahsilim için çalıştılar. Her türlü istek ve ihtiyaçlarından fedakârlık ederek, artırdıkları parayı tahsilime harcadılar. Yıllarca uğraştım. Yüzlerce âlimin önünde diz çöktüm. Yüzlerce kitap okudum. Sonunda bir kitap yazdım. Muhammed ümmetinin istifadesine sundum. Her okuyan, yazandan Allah razı olsun diye dua eder.”

Üçüncüsü: “Çalışkan biriydim. Çok çalıştım. Allah, emeğimi karşılıksız bırakmadı. Çok kazanıp, servet sahibi oldum. Allah’ın bu lütfuna şükür olmak üzere; dul ve yetimlere, ilim için çalışan fakir talebelere, sıkıntıda olanlara yardım ettim. Mektep yaptırdım, hayır yoluna para harcadım” şeklinde anlatmışlardır.

İki cihan saadetini sağlayacak kazancın devam etmesini isteyen, hayırlı evlât yetiştirmeye çalışmalıdır.

Bir hadis-i şerifte de Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kişi öldüğünde şu üç şeyden gelenler hariç, ameli kesilir. Varlığı devam eden ve istifade edilen hayırlı bir eser. Kendisinden faydalanılan ilim. Kendisi için dua eden hayırlı bir evlât” buyurmaktadır. (Camiü’s-Sağir, No. 474, s. 246)

Allah tüm iman ehline, hayırlı evlât nasip etsin. Amin.

MSN: pekelailesi32@hotmail.com (Objektif Gazetesi, 10 Temmuz 2008 Perşembe – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder