KENDİNİ BEĞENMEK

Bazı insanlar, kendini beğenmişlik hapsi içerisinde, başkalarındaki maddî ve manevî güzellikleri görebilmekten yoksundur. Dünyada kendilerini sevdiremedikleri gibi, uhrevî hayatlarını da tehlikeye atmaktadırlar. Nitekim, Ebû Derdâ (r.a.)’dan rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Cehennem ehli, bütün katı kalpli, etrafındakilere gururla bağırarak emreden, büyüklenen ve hırsla mal toplayıp kimseye bir şey vermeyendir” buyurmaktadır. (Camiü’s-Sağir, No. 1541, s. 725)

Gururlu insan, kendini hapseden gurur çemberini kırabilmiş olsa; acizliğini, noksanlığını, özgüvene sahip olamadığını ve ne kadar cahil olduğunu anlayacaktır. Mesruk(r.a.)’dan rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Allah’tan korkması kişiye ilim, kendini beğenmesi de cahillik olarak yeter” buyurmaktadır. (Camiü’s-Sağir, No. 2979, s. 1318)

Küçümseyerek baktığı küçük bir çocuk masum ve günahsızdır. Kendini çevresine sevdirebilmektedir. Yine, “Yaşı yetmiş, işi bitmiş” ya da “bunak” vasıflarıyla küçümsediği yaşlı insanların hayat tecrübelerinin, yaptıkları birçok hayırlı ve güzel hizmetlerinin kendinde olmadığını görebilecektir. Alîmin ilminden istifade edebilecektir. Çevresindekilerin fedakârlığı, yardımseverliği, hizmet aşkı, insan sevgisi ve daha birçok güzel duygu ve davranışların farkına varacaktır.

İnançsız olduğu için küçümsediği birinin hidayete erip, iman ve takva konusunda kendisini geçebileceğini akıl edebilecektir. Hem, gerek dünyada, gerekse Allah(c.c.)’ın nazarında tevazu gösterdiği oranda yükseldiğini, değer kazandığını görecektir. Çünkü İbni Abbas(r.a)’dan rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kafasında, bir meleğin elinde bulunan bir hikmeti olmayan hiçbir insan yoktur. Tevazû ettiğinde meleğe, ‘Hikmetini yüslet’ denir. Büyüklendiğinde de ‘Hikmetini düşür’ denir” buyurmaktadır. (Camiü’s-Sağir, No. 3421, s. 1490)

Yaptığı bazı hayırlarla ve güzel işlerle gurura kapılan insan, bunlarla övünmeye başlar. Bunlarla ahiretini kurtardığı zehabına (yanlış bir düşünceye) kapılır. Halbuki Allah (c.c.) hayrı, iyiliği emretmektedir. İnsan, bunun için yaratılmıştır. Dolayısıyla, yaptığı hayır ve iyiliklerden kendine pay çıkarmamalıdır. Çünkü vücudu dahi kendi malı değildir. Yolda bulduğu sahipsiz bir mal da değildir. Allah(c.c.)’ın harika bir eseridir ve emanet olarak verilmiştir. Allah (c.c.), verdiği uzuvları, aklı, fikri ve tüm duyguları iyi ve güzel işlerde kullanılmasını istemiştir. İyi insanları, iyilikleri ve hayırları mükâfatlandırarak teşvik etmektedir. Yasaklanmasına rağmen, kötülüğü isteyen ve yapan insanın kendisidir. Dürre binti Ebî Leheb(r.a.)’den rivayetle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “En hayırlı insan, Kur’ân’ı en güzel okuyan, Allah’ın dilini en iyi bilen, Allah’tan en çok korkan, iyiliği en çok emredip kötülükten en fazla sakındıran ve akraba hakkını en iyi gözetendir” buyurmaktadır. (Camiü’s-Sağir, No. 2105, s. 970)

Nefis, her zaman kendini beğendirmek ister. İnsanın en büyük mücadelesi nefsiyle olmalıdır. Böylece çevresinden, hem kendisinde olmayan güzellikleri alabilmeli hem de onların sevgilerini, saygılarını ve dualarını kazanabilmelidir. Kendini büyük göstererek küçüldüğünü, tevazu ile yükseldiğini görebilmelidir. Bediüzzaman hz.leri, “Kâmillerde (olgun insanlarda), büyüklük mikyâsıdır (ölçüsüdür) küçüklük; nâkıslarda (noksan, kusurlularda), küçüklük mizanıdır büyüklük” demektedir. Yine Mesnevî-i Nûriye adlı eserinde;

“Evet, gurur ile, insan maddî ve mânevî kemâlât ve mehâsinden mahrum kalır. Eğer gurur sâikasıyla başkaların kemâlâtına tenezzül etmeyip, kendi kemâlâtını kâfi ve yüksek görürse, o insan nâkıstır. Böyle insanlar, mâlûmât ve keşfiyâtlarını daha yüksek görmekle, eslâf-ı izâmın (evvelce gelmiş büyük zatlar, İmâm-ı A’zam, İmâm-ı Şâfîi gibi) irşâdat (doğru yolu bildirme) ve keşfiyâtlarından mahrum kalırlar. Ve evhama mâruz kalarak bütün bütün çizgiden çıkarlar. Halbuki, eslâf-ı izâmın kırk günde yaptıkları bir keşfiyâtı, bunlar kırk senede bulamazlar” demektedir. (Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevî-i Nûriye, Yeni Asya Neşriyat, Mart 1994, s. 58)

Kendini beğenen insan, başkalarında gördüğü kusurun, bir gün mutlaka başına gelebileceği endişesi içinde olmalıdır.

MSN: pekelailesi32@hotmail.com (Objektif Gazetesi, 02 Temmuz 2008 Çarşamba – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder