DOSTLARA YÜRÜMEK - HALİS YAVUZ

Halis Yavuz
Makine Yüksek Mühendisi

F.93-Enstitünün İlk Y. Lisans öğrencileri ve Araştırma Görevlileriyle Sağdan; Nurhan Şahin, M. Ali Günay, Halis Yavuz, Hüsnü Demirpençe, Nesrin Cılasın

(01.08.1985-AÜ F.B.E. Isparta)

Yıl 1985. Akdeniz Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsüne, Enstitü Sekreteri olarak atandım. Enstitünün kadrosunda; İnşaat Mühendisliği Bölümünden bir bayan, Makine Mühendisliği bölümünden iki erkek olmak üzere Yüksek Lisans öğrenimi gören üç Araştırma Görevlimiz (asistan) vardı.

Araştırma Görevlilerimizden biri Halis Yavuz’du. Ağrı – Eleşkirt’te doğmuş, İlk ve Orta öğrenimini bitirdikten sonra Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümünü kazanarak, Isparta’ya gelmiştir.

Temiz kalpli, dürüst, mert bir kişiliğe sahiptir. Tevazu sahibi, sevecen, insana değer verir, büyüklerine karşı saygıda kusur etmemeye özen gösterir. Candan ve samimi yaklaşımlarla çevresindekilerin hemen gönlünü kazanır. Davranışları ismi gibi halis, yapmacıksızdır. Halis Yavuz, sadece mühendis olmakla kalmamış, kendisini dinî konularda da yetiştirmiştir. Ne kendi nefsine ne de başkalarına taviz vermeden inancını yaşayan bir kişidir. Onun bu tavizsiz yaşantısı, sözlerini de çevresindekiler üzerinde etkili kılmaktadır. İnandığı ve yaşadığı dini, korkutarak değil, sevdirerek anlatmaktadır. Kişilerin kalpleriyle kabul ettiklerini, akıllarına ikna ettirme yolunu seçmiştir. Her konuda, insanların gururunu rencide etmemeye, onları kıracak, horlayacak söz ve davranışlardan uzak kalmaya özen göstermiştir. O, dost canlısıdır. Yardımcı olmak, gönüllerini almak, dostluklarını kazanmak en başta gelen prensiplerinden biri olmuştur. Çocuklar, kendilerine gösterilen sevgi ve şefkati küçücük kâlplerinde hisseder, güvenle Halis amcalarına bağlanırlar.

Halis Yavuz, haksızlıklara, Hakk namına karşı çıkar. Tahammülü yoktur. Fakat bunu yaparken, karşısındakinin insanlık değerini her zaman göz önünde bulundurur.

Yıllar sonra Ankara’da Kocatepe Camiînin hemen alt tarafındaki bir pastanenin önündeki, açık havada bulunan bir masada sohbette, Halis Yavuz bir hikaye anlattı. “Üstadından din ilmini tahsil eden kişi, aldığı ilmi yeterli görüp, ayrılmak ister. Üstadı, İlm-i Siyasiye’yi öğrenmesini söylerse de, talebesi dinlemez ayrılır. Akşam vakti bir köyde, namaz kılmak için camiye girer. Namaz bittikten sonra cemaat dağılmak üzereyken, imamın okuduklarının yanlış olduğunu, namazın yeniden kılınması gerektiğini söyler. İmama güvenen ve çok seven cemaat, bu kişiye güzel bir sopa atarlar. Çaresiz, aç ve susuz üstadının yanına geri döner. Uzun bir süre siyaset ilmini tahsil ettikten sonra tekrar ayrılır. Daha önceki köyde yine akşam namazı için camiye girer. Namazı kıldıran aynı imamdır ve namazda okudukları yanlıştır. Namazdan sonra cemaate; “Ey cemaat! Sizin bu imamınız öyle mübarek ki, sakalından bir tel koparan, Allah-ü âlem cennete gider” deyince, herkes sakalına hücum eder ve imamı kaçırırlar.”

Halis Yavuz, kimsenin sakalını yoldurmaz fakat yanlışlığı ve haksızlığı da ortada bırakmaz.

Halis, yüksek lisansını, doğal gaz üzerine yaptığı tezle tamamlamıştır. Doktora öğrenimine başlayamadı ve mezun olduğu fakültenin kadrosuna da atanamadı. Kadrosunun yüksek lisans ve doktora öğrenimiyle sınırlı olması nedeniyle, enstitüdeki görevi sona ermişti. Fakültenin kadrosuna atanabilmiş ya da doktora öğrenimine başlayabilmiş olsaydı, şimdi doçent veya profesör olarak görev yapıyor olacaktı.

Halis Yavuz, bir taraftan sebepleri zorlarken, diğer taraftan da her olumsuzlukta mutlaka bir hayrın bulunduğuna inanıyordu. Allah (c.c.) bir kapıyı kaparsa, bir başka kapıyı açardı. Üzüntüye, umutsuzluğa kapılmamak, inancının gereğiydi. Yine de üzülüyordu. Fakat bu, dostlarından ayrılacağı içindi. Sevenleri ise daha çok üzülüyordu.

Askerlik görevini ifa ettikten sonra Bursa'da, doğal gaz üzerine müteahhitlik bürosu açtı. Dürüst ve güvenilirliği ile iş hayatında kendisini kabul ettirmiş, çevresinin dostluklarını kazanmıştır. Halen, ENDOGAZ MÜHENDİSLİK Limitet Şirketi olarak Bursa’da hizmet vermektedir.

Hak etmiş miydim bilmiyorum ama, şahsıma karşı saygı ve sevgide cömert olan genç kardeşimiz Halis Yavuz'la, dostluğumuz halen devam etmektedir. Özellikle mübarek gün ve gecelerde, hiç aksatmadan telefonla arar. Sevgide olduğu kadar, hayır hasenatta da cömert olan kardeşimiz, oğlum Ömer Faruk'a, Tekstil Mühendisliği öğrenciliği süresince burs vermiş, düğününde de karz-ı hasende (Allah rızası için verilen, faizsiz borç) bulunmuştur. Herkes gibi Halis Yavuz da iş, eş, ev ve arabasının olmasını istiyor, ancak Allah’tan öncelikle hayırlısını vermesi için dua ediyordu. Gönlü zengin olan kardeşimizin ismi gibi, halisane yaptığı duaları kabul edilmiş, istediklerine nail olmuştur. Nesebi Kayı Boyu’na uzanan asil bir hanımefendi ile kurduğu mutlu yuvaları, Harun Furkan, Rasim, Ahmet isimli oğulları ve Hatice Ferra isimli kızları ile şenlenmiştir.

Allah (c.c.) sağlıkla, sinerlikle yiyebileceği, helâlından daha çok kazançlar nasip etsin, mutluluklarını daim eylesin. Amin!

MSN: pekelailesi32@hotmail.com

(Objektif Gazetesi, 13 Haziran 2008 Cuma – Tlf. 0536 676 45 75)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder